Ninova Haber - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ve Genel Kurul’da görüşülecek olan “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bugün açıklanan işsizlik rakamları ve cari açık verilerine değinerek sözlerine başlayan Oluç, TÜİK’e göre işsizliğin Ağustos ayında yüzde 12,1’e yükseldiği ve işsiz sayısının 3 milyon 965 bin olduğunu belirtti.
Oluç, Türkiye’nin geniş tanımlı gerçek işsizliğinin ise yüzde 22 olduğunu söyledi. İşgücündeki düşüş, istihdam ve eğitimde yer almayanlar yani umudunu kesmiş olanların eklenmesiyle birlikte Türkiye’de her 3 kişiden birinin işsiz olduğunu ifade eden Oluç, “Çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Üstelik bu kriz ortamında ekonomik ve sosyal kriz ortamında iş bulma şansını yakalayanların çoğu asgari ücretli, yani yoksulluk ve açlık sınırının altında çalışmak durumunda kalıyor. Bürokrasi uyduruk verilerle ki TÜİK bunun başında gelmektedir, toplumu aldatmaya ve Erdoğan rejiminin gönlünü hoş etmeye devam ediyor” dedi.
Hizmet sektöründe Temmuz için 454 bin artış var demişti, Ağustos ayını açıklamışlar, bunun 341’ini azılmış” diyen Oluç, “Ne oldu? Temmuz’da nasıl arttı, Ağustos’ta nasıl azaldı, belli değil. TÜİK’e göre Ağustos 2021 işsiz sayısı bir önceki aya göre sadece 11 bin artmış görünüyor ama İşkur’a göre bu sayı 200 bin. Aradaki 189 bin kişiye ne olmuş belli değil” dedi.
TÜİK ve Merkez Bankası’nın koltuklarında oturmanın yolunun Erdoğan’ın istediği rakamları açıklamakla mümkün olduğunu vurgulayan Oluç, “Son iki senede kaç TÜİK ve MB başkanı değiştirildi diye sorsam, kimse tam rakamı söyleyemez. Çünkü gerçeklik budur. Rejimin istediği rakamları açıklamayan MB ve TÜİK başkanları, istenen önlemleri almayan başkanlar değiştirilmektedir. Rejimin istediği şekilde sonuçlar ortaya çıkarabilirsin diye. Aslında bürokrasinin görevi iktidara uyduruk veriler servis etmek şeklinde. İktidara suni teneffüs vermektir. Acınası kabul edilebilir bir durum değil. Veriler bu kadar feci olduğu için yalanlara başvurmaktadır iktidar. Mesela Almanya ve kuyruklar var, kuyruklu yalanını biliyorsunuz” diye konuştu.
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’nün (OECD) açıkladığı ülkelerdeki gıda fiyatlarına dikkat çeken Oluç, şunları söyledi: “Türkiye yüzde 29,5 ile birinci sırada yer alıyor. OECD ortalaması ise 3,6. O kuyruklu yalanın ülkelerinden bir tanesi Almanya’da yüzde 4,5. Durum bu. Yani yalanlara başvurarak gerçeklerin üstünü örtmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir kuyruklu yalan daha vardı aşıyı parayla yapıyorlar diye. Sonra düzeltildi.
Bu iktidarın açıkladığı verilerden biri de cari açık. MB’nin mutlu azınlığı gösteren verileridir. MB diyor ki ödemeler dengesi verilerine göre Ağustos ayında 528 milyon dolarlık fazla oluşmuş diyor. 12 aylık ise 23 milyar 33 milyon dolar olmuş. Cari fazlayı cebe bir avuç ihracatçı alıyor, yüksek olan cari açığın maliyeti halka topluma yansıtılıyor. Gerçek bu. Bir mutlu azınlık, yoksul çoğunluk gerçeği yarattı bu iktidar. Attığı bütün adımlarla. Acı olan ne biliyor musunuz? Bu iktidarın mensuplarından biri alın teri ile çalışan katı atık emekçilerine asalak dedi. Onuru ile çalışan ekmek parası için ter döken, sokak sokak çalışıp, 3 kuruş para kazanmaya çalışanlara, asalak diyen bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız.
Bu durumla karşı karşıyayken, Meclis’e 65 maddelik vergi paketi geldi. Ne bekler aklıyla düşünen insan büyük bir vergi adaletsizliği var, bu gideriliyor bu paketle diye bekler. Hayır, tam tersine. Vergi düzeni büyük adaletsizlik yaratmıştır. 2020 yılında merkezi yönetim vergi gelirlerinden de bunu görmek mümkündür. 2020’de merkezi yönetim yaklaşık 833 milyon lira vergi toplamış, yaklaşık 159 milyon lirası gelir vergisi. Buna karşılık 2020 yılında 105 milyon lira kurumlar vergisi toplanmış. Kurumlar vergisi ile gelir vergisi arasındaki farka bakın. Esas nerede görünüyor vergi adaletsizliği dolaylı vergilerin oranında. Dolaylı vergi Türkiye’de yüzde 60-65 oranında gerçekleşiyor. İşçilerin emekçilerin emeklilerin yoksulların gündelik alışverişlerinden çıkan dolaylı vergilerin oranıdır bu.
Gelişmiş ülkelerde bu oran nedir bu tablonun tersidir dolaysız vergiler yüzde 60-65 oranındadır. Yani Türkiye’nin tam tersidir. Vergi kanunda olması gereken bunun giderilmesidir. Teklif geldi, Plan Ve Bütçe Komisyonu’nu geçti, bu hafta Genel Kurula gelecek. Vergi adaletsizliğini gideren bir paketle karşı karşıya değiliz. Vergi adaletsizliğinin en çarpıcı örneklerinden biri asgari ücrette. Asgari ücret 2 bin 825 TL’dir, buradan 465 TL gelir vergisi ile 27 TL damga vergisi alınıyor neredeyse 500 TL vergi kesiliyor asgari ücrette. Bu koşullarda vergi paketi gelmiştir. Türkiye OECD ülkeleri arasında vergi adaleti en bozuk ülkelerden biridir. Bu nedenle vergi adaletini sağlamak gerekirken, tam tersi yapılmaktadır. Böyle bir durumda karşı karşıya bunu tartışacağız. Bu konudaki eleştirilerimizi önerilerimizi sunacağız.
Vergi paketinin geldiği günlerden önce pandoranın kutusu açıldı. Bu pandora belgelerinde 200’ü aşkın isim var. Bunlar ne yapmış? Vergi ödememek için elde ettikleri servetleri birtakım yerlere kaçırmışlar. Bunlar iktidarla içli dışlı olan, devletten aldığı kıyak ihalelerle semirtilen, vergi borçları silinen, her türlü istisna uygulanan ve kamu bankalarından faizsiz milyonlarca dolar kredi alan grupları görüyoruz. Rönenans, Demirören, Çalık, Cengiz saymakla bitmez. 200’ü aşkın isim var. Daha önce açıklanan paradise ve panama belgelerinden sonra şimdi de pandoranın kutusu. Türkiye 3 P ülkesi haline getirildi.
Durumumuz budur; esas itibariyle bu. İktidarın vergi adaletini sağlamak, gelir adaletsizliğini düzeltmek gibi bir derdi yoktur. Hangi anlayışla vergi reformunun yapılması gerekiyor. Bir kez daha vurgulayalım, gelir vergisinin büyük bir kısmı ücretli çalışanlar tarafından ödeniyor. Ücretli çalışanlardan alınan yüksek vergiler mutlaka düşürülmelidir. Gelir dağılımında adaleti sağlayacak iktisadi ve vergileme politikaları uygulanmalı, emekçi ve yoksul halk üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Vergi harcayandan değil kazanandan alınmalıdır. Asgari ücretten alınan vergiler alınmamalıdır. Vergi sistemindeki dolaylı vergilerin ağırlığı değiştirilmelidir, üst gelir gruplarıyla alt gelir grubu arasındaki adaletsizlik giderilmelidir. Bu adımlar atılırsa ancak Türkiye’de vergi reformundan bahsedilebilir.
Şimdi vergi işi böyle olunca, büyük vergi adaletsizliği ve gelir dağılımı adaletsizliği böyle olunca, yolsuzluk ve usulsüzlük, her türlü kirli, mafyatik ilişkiler ülkenin olağanı hale geliyor. İşviçre’de bulunan Küresel Girişim 2021 yılını suç endeksini yayınladı. Bunun içinde insan hakları ihlallerinden, uyuşturucu trafiğine, insan kaçakçılığından askeri suçlara kadar çok geniş bir çerçevede sonuçlar çıkarılıyor. Türkiye hangi sırada? 193 ülke arasında 12’inci sıraya girmiş durumda. Uluslararası suç endeksinde Türkiye oldukça önemli bir pozisyon elde etmiş. Bravo diyoruz. Asya ülkeleri arasında 5’inci sıraya girmiş. Avrupa'da pek çok suç konusunda birinci sıraya girmiş durumda. İktidarın yarattığı Türkiye tablosu budur. İşte vergi adaletsizliği gelir dağılımı adaletsizliği ve suç listelerinde birinci sıraya girmiş durumda. Bunları Genel Kurul’da vergi paketi vesilesiyle konuşmaya devam edeceğiz.”
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?