Ninova Haber - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisinin bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 oranında büyümesine ilişkin, "Son zamanlarda milli gelirimiz yüzde 20 küsur artmış. Peki bunu vatandaş hissediyor mu, gidip çarşı pazara sormak lazım. Sen daha memura verdiğin maaşla bile bir sene önceki farkı kapatamazken şimdi yüzde 20-23 artmışsın kimin umurunda" dedi.
Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında konuştu. Karamollaoğlu, konuşmasının başında yeni adli yılın başlangıcına dikkat çekti ve "Bu ülkenin adalete ihtiyacı var. Ben inşallah bu adli yılın, adaletin gerçekleşeceği bir yıl olması temennisiyle hayırlı olmasını arzu ediyorum. İnşallah bunun gerçekleştiğini hepimiz birlikte görürüz" dedi. Karamollaoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Ekonomideki rakamlara baktığımızda, arkadaşlarımız özellikle bizim ne halde olduğumuzu gösterme babında dış borç stokunu bir grafikle ortaya koymuşlar. Bunlar iktidara geldiğinde 2003 yılında devletin brüt borç stoku 283 milyar liraymış. 2017’den sonra birdenbire bu borç stokları almış başını gitmiş. Şu anda 2021 yılı temmuz itibariyle 2 trilyon 32 milyar lira dış borcumuz var. Yüzde 600 artmış dış borç. Şimdi birileri ‘büyüdük’ diyor. Siz rakamlarla oynamayı o kadar adet haline getirdiniz ki kurumları değiştiriyorsunuz, hesap metotlarını değiştiriyorsunuz, bu yetmiyor insanları da değiştiriyorsunuz, bu rakamları ortaya koyanlar sizin istediğiniz ramakları kamuoyuna duyuramadıkları zaman başlarına gelmedik bela kalmıyor. Her şey güllük gülistanlık. Son zamanlarda milli gelirimiz yüzde 20 küsur artmış. Peki bunu vatandaş hissediyor mu, gidip çarşı pazara sormak lazım. Sen daha memura verdiğin maaşla bile bir sene önceki farkı kapatamazken şimdi yüzde 20-23 artmışsın kimin umurunda? Bu söylenen rakamlar artık milleti tatmin etmiyor. Devlet şu anda iyi yönetilmiyor. Ehil insanlar değil Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözünden çıkmayan insanlar göreve getiriliyor sadece. Devlet böyle yönetilmez arkadaş! Şimdiye kadar ben gerçekleri söyleyen insanların makamda kaldıklarına ben hiç şahit olmadım.
İŞSİZLİK FONU BU GİDİŞLE SIFIRLAYACAK
İşsizlik Fonu diye bir fon var. Bu, özellikle işçiler işsiz kaldıkları zaman bu fondan desteklenirler. Bunun üçte biri erimiş. Bu gidişle bu, bir buçuk sene sonra sıfırlayacak. Başka maksatlar için kullanılıyor, işçiler için değil. Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine bile el attılar. Artık temeller sarsılıyor çünkü Merkez Bankası ekonominin temelini oluşturur. Dere yataklarına yapılan ruhsatsız binalara af getirilip oralardan birtakım faydalar temin ettiler, şimdi o binaların hepsi gitti ama vatandaş borçlu.
Bakanlık yapmış olan bir insan, Sayın Erdoğan Bayraktar, aynen şu ifadeleri kullandı: ‘Dosyamda ne varsa hem tapeler hem teknik takip doğrudur’. Birileri, suçu kendisi üstlendi gibi algıladı ama o diyor ki ‘Hayır. Dikkatli okunsun, benim oradaki iddialarım doğrudur.’ Hükümetin üzerine düşen de bu iddiaların üzerine gitmek ve burada hakikaten suçluları tespit edip onları cezalandırmaktır.
Milli imkanlarla gerçekleştirilen Akıncı Taarruz İnsansız Hava Aracı şu anda göklerde. Ben bundan dolayı Bayraktar ailesini bir bütün olarak tebrik etmeyi bir vazife olarak görüyorum. Ülkemize bir güç kazandırdılar. İnşallah bundan sonra yapılacak olan çalışmalar bu gelişmenin üzerine daha büyük ideallerin inşa edildiği bir dönem olur diye düşünüyorum. Biz Milli Görüş Hareketi olarak, geçmişte de her zaman bu çalışmaları takdirle karşıladık. İmkanlarımız olduğu zaman destek verdik, bu konuyu gündeme getirmeyi bir vazife addettik. Biz, bu iktidar döneminde yapılan müspet icraatlar olursa her zaman onu dile getirmekten iftihar duyarız. Bizim görevimiz sadece tenkit etmek değil; ikaz etmek ama müspet işleri, atılan müspet adımları da tebrik etmek bizim görevimiz. Bu konunun da bilinmesinde elbette fayda vardır diye düşünüyorum. Bunlara paralel olarak Tokyo Paralimpik Oyunları’nda takımımızın gösterdiği başarıları, aldıkları madalyaları da önemsiyorum. Orada madalya alan gençlerimizi özellikle tebrik etmeyi de bir vazife görüyorum.
AFGANLAR KAZANDI
Afganistan şu anda dünyanın gündeminde. Şunu hemen ifade edelim ki ABD, Afganistan’da 20 yıllık bir zulümden sonra yenildi ve Afganistan’ı terk etmek mecburiyetinde kaldı. 11 Eylül hadiseleri gerekçe gösterilmiş, o dönemin ABD Başkanı tarafından da tam bir haçlı seferberliği ilan edilmişti. Bu haçlı seferi neticesinde Afganistan işgal edildi. Afganistan’da da Afganlar direndi. Adına Taliban deyin, ne derseniz deyin burada Afganlar kazandı sonunda. 20 yıl sürdü ama şunu da kimse unutmasın bunların en büyük endişesinden biri, ‘Bizim Guantanamo’da işkence ettiğimiz adamlardan bir kısmı şimdi bu hükümette bakan olacakmış.’ Elbette olacak. 20 yıldır hâlâ suçluluğu ispat edilememiş insanlar var Guantanamo’da. Bu bir insanlık suçudur. Bu suçu işleyen bir ülke, kimseye örnek olamaz. ABD pılını pırtısını toplayamadan Afganistan’ı terk etti.
TÜRKİYE, İRAN, PAKİSTAN GİBİ ÜLKELERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Şu anda Afganistan’da bir kargaşa var. İktidara gelen, adına Taliban deyin, Mücahit deyin, kim olursa olsun devlet yönetimini bilmeyen insanlar. Anladığımız kadarıyla bunların içinde tahsilliler var, bilgili olanlar var ama devlet yönetmek, hele ki Afganistan’da sıfırdan bir devleti yeniden inşa etmek kolay bir şey değil. Yaklaşımlar bile önemli. Bundan dolayı ümit ediyorum ki Taliban daha mantıklı, daha mutedil bir çizgi takip eder. Kendisine destek olabilecek ülkelerde de seçici davranır. Oradan gelecek makul tekliflere olumlu bir tepki gösterir. Şu anda iktidara gelmiş olup da henüz kendi yönetimini kuramamış olan mücahitler bundan sonra ümit ediyorum ki herkesin takdir edeceği bir yönetim anlayışını ortaya koyar. Özellikle başlangıçta Türkiye, İran, Pakistan gibi ülkelere büyük görev düşüyor. Aslında D8’lerin tamamının, aslında bütün İslam ülkelerinin harekete geçmesi icap eder. Şu anda ABD’nin çekilmesinden, Batı’nın bütünüyle Afganistan’dan dışlanmasından dolayı o boşluğu Rusya, Çin doldurma hevesinde. Elbette onlar da kendi menfaatlerini önceleyecekler. Bundan dolayı şimdi Türkiye, İran, Pakistan başta olmak üzere bütün D8 ülkelerine büyük görev düşüyor. Ama burada ilk adımı atacak olan yeni Afgan hükümeti olacaktır.
Afgan hükümetinin, mevcut yönetimin talebi üzerine Silahlı Kuvvetlerimizi oradan çekmek aslında müspet bir adımdır. Çünkü o güne kadar bizim kuvvetlerimiz NATO’yu temsilen orada bulunuyordu. Zihinlerde bu her zaman bir kargaşa meydana getiriyordu. Şimdi Türkiye’ye yeniden bir davette bulunulduğunda, Türkiye bunu gerçekleştirmek için mutlaka gayret göstermelidir. Birinci hedef burada istikrarın sağlanması ve akan kanın durması olmalıdır."
Kaynak: Duvar
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?