HABER MERKEZİ
Ninova Haber – Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisinin 1. Olağan Amasya İl Kongresi’nde konuşan Genel Başkan Ali Babacan, ekonomi paketi ve eğitim sistemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Babacan, "Uzun vadede ekonomik büyümenin en önemli formülü eğitimden geçiyor. Gençleri yarınların bilgisi ve becerisiyle donatmazsanız ülkenin ekonomisinde başarı sağlamak mümkün değil. Dünyada kaynak sorunu yok. Para kıtlığı değil, iyi yetişmiş insan kıtlığı olacak. Türkiye’nin de kaynağı ülkemizin çocukları ve gençleridir. Ne kadar iyi eğitirsek, o kadar zenginiz" dedi. Babacan şöyle devam etti:
"Eğitim, toplum mühendisliği yapmanın bir aracı değildir. Bu anlayışı sona erdireceğiz. Eğitimde fırsat eşitliğini, adaleti ve insanı merkeze alacağız. Çocuklarımızın analitik düşünmelerini geliştireceğiz; sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimlerini sağlayacağız. Sınav kaygılarıyla gençlerimizi korkuya boğmayıp, üniversiteye giriş sınavlarını yılda birkaç defa yapacağız. Üniversitelerde idari özerklik ve bilimsel özgürlük diyoruz. YÖK’ü kapatacağız.
Türkiye’nin özgür, özerk ve performansa dayalı ilerleyen bir üniversite sistemine ihtiyacı var. Eğitim Politikaları Başkanlığımız iki hafta önce üniversite modeli tartışmaya açtı. İnternet sitemiz üzerinden görüşler gelmeye başladı. Bir çalıştayla beraber "Yeni dünya, yeni üniversite, yükselen Türkiye modelimizin detaylarını paylaşacağız. Koskoca üniversite sitemini tek bir kişiye, tek bir üniversiteye indirgenmesini doğru bulmuyoruz. Bu bir sistem sorunudur ve çözeceğiz.
Türkiye yüksek teknolojide ve yüksek katma değerli üretimde çok geride kaldı. Biz milli geliri 3 bin 500 dolardan aldık ve tam 12 bin 500 dolara yükselttik. Basın arşivinde görebilirsiniz, bakanlık dönemimde defalarca vurguladım. Türkiye eğitimde ve hukukta sorunlarını hızlı bir şekilde çözmezse orta gelir tuzağına düşecek, dedim. Bu terimi ilk ben kullandım. Fakat şu an yönetimde olan zihniyet ülkeyi hem hukukta hem de eğitimde dibe vurdurdu. Bugünkü hükümete iki önemli tavsiyem var: Hukuk ve eğitim. Bu ikisini önüne koysunlar, arkasından ekonomi toparlanır. Bilmiyorlarsa öğretiriz.
Eğitim gibi ekonomiye de bir reçete yazmak gerekiyor. Sayın Erdoğan’ın açıklayacağı bir ekonomi paketi olacak. Biz tavsiyelerimizi söyleyelim. Birincisi; ekonomiyi düzeltmenin yolunun hukuk devletinden geçtiğini büyük puntolarla masalarının üzerine yazıp, sabah akşam günde on defa okumaları lazım. Yanlarında çalışanlara da ‘Oğlum, kızım bana günde on defa hatırlat; ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer’ demeliler.
İkincisi; tam demokrasi olacak ve güven sağlayacaksınız. Cebinizdeki cüzdanı gösterip, kredi kartı borcunu saklamak gibi ucuz hesaplar yapmayacaksınız. Üçüncüsü; dürüst ve işin ehli bir kadroyla çalışacaksınız. Dürüst ama işi bilmiyorsa yürümez. İşi bilen ama dürüst olmayanlar da tehlikeli tiplerdir. Onları da uzak tutun. Dördüncüsü; ekonomik programınızın bir iç tutarlılığı olmalı. Sağdan bakınca bir şey, soldan bakınca başka bir şey göstermesin. Hedefleriniz net olsun, bir dediğiniz bir başka dediğinizle çelişmesin.
Beşincisi; Merkez Bankası, TÜİK, SPK, BDDK, EPDK gibi kuruluşların bağımsız ve güçlü olması lazım. Bunun da pazarlığı yok, yarı bağımlı olsun diye bir şey yok. Burada çalışan kimsenin aklına ‘Ben şöyle bir adım atarsam acaba Cumhurbaşkanı beni fırçalar mı?" gelmemeli. Cumhurbaşkanı’nın etrafında ekonomiden zerre kadar anlamayan bir ekip de bazen trol hareketlerle bazen basın üzerinden düzgün işler yapmaya çalışan kurumları olumsuz etkiliyor.
Altıncısı; kural bazlı bir ekonomi yönetiminiz olacak. Ekonomi keyfilikle, dürtülerle yönetilmez. Sabah kalkınca aklınıza geleni, akşam kulağınıza fısıldananı ‘iyi fikir galiba’ deyip talimat verirseniz olmaz. Ayrıca mali kural diyoruz. Bizim zamanında getirmeye çalıştığımız ama engelledikleri mali kural uygulansaydı, Pandemi şartlarında esnafa ve ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza yüz milyarlarca lira karşılıksız olarak dağıtılabilirdi.
Bu reçetenin adı DEVA ekonomisidir. Türkiye’yi fakirlikten kurtarır. Gelir adaletsizliğine son vermektir. DEVA ekonomisi bu iş bilmezliği, hoyratlığı, cahilliği reddetmektir. Bu reçete ekonomi reformları açıklanınca, ekonomi yönetimleri değiştirilince değil, ancak iktidar değişince uygulanacaktır.
Kanal İstanbul’a harcanan parayla ülkenin sulama yatırımlarının tamamı fazlasıyla yapılır. Büyük projelerde daha çevre etki analizi bile tam yapılmadan yangından mal kaçırır gibi ‘hemen temel atacağız’ diyorlar. Herhalde gidici olduklarını anladıkları için bu kadar acele ediyorlar."
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?