Ninova Haber - Edirne F tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, pandemi sürecinde Selahattin Demirtaş'ın kapalı ve açık görüş haklarının elinden alındığını söyleyerek Adalet Bakanlığı'na çağrıda bulundu. "Türkiye'ye barış ve demokrasinin gelmesi için mücadele ediyoruz" ifadelerini kullanan Başak Demirtaş, "Siyasi tutuklular özgürlüklerine kavuşmalı, hasta tutuklular cezaevinde tutulmamalı" dedi.
2016'dan bu yana cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş ile 19 aydır açık görüş yapamadıklarını aktaran Başak Demirtaş, korona virüsü salgını sürecinde görüşme sıklığının değiştiğini, kapalı görüş hakkının 'keyfi şekilde' sınırlandırıldığını söyledi. "Kızlarımız babalarına 19 aydır sarılamadılar. Artık keyfiyete dönüştü" diyen Başak Demirtaş, Adalet Bakanlığı'na çağrıda bulunarak görüş hakkı sınırlandırılmasının 'hiçbir açıklaması olmadığını' belirtti.
"Pandemiden sonra ilk 3 ay hiç görüşemedik" ifadelerini kullanan Başak Demirtaş, şöyle konuştu: "Gittiğimde Selahattin'den moral alıyorum. Hayata ve her şeye dair umutlu bir insan, umudunu kaybetmiyor. Dik duruyor ve geleceğe dair umutlu."
"Her şeyden önce insanız. Tabii ki diğer kimliklerimiz sonradan geliyor. Öğretmenim, eşim, kadınım, Kürdüm, muhalifim. Ama önce insanım" diyen Demirtaş, öğretmenlikten ayrılma sürecini anlattı.
Başak Demirtaş, 13 yılı köylerde olmak üzere yaklaşık 20 yıllık öğretmen olduğunu ve bu süreçte asılsız karalama kampanyaları ile karşı karşıya kaldığını söyleyerek geçtiğimiz yıl istifa ettiğini açıklamıştı.
Gıda fiyatları ve kira ücretlerindeki yükselişe de değinen Başak Demirtaş, "Her şeyin fiyatı fahiş derecede arttı" dedi. "Yarım kilo biber aldığımızda bile pazarcılar mutlu oluyor" ifadelerini kullanan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsanlar artık kiralık ev bulamıyor. Eskiden bir şekilde, krediyle ev alınabiliyordu. Ya da ikinci el araba alınabiliyordu. Ama şimdi öyle değil. Bir kiralık evin fiyatı asgari ücretle aynı, hatta daha fazla."
Başak Demirtaş, Selahattin Demirtaş'ın pandemi döneminde cezaevinde kaleme aldığı ve 2 Ekim'de okurla buluşan Efsun isimli romanıyla ilgili de konuştu ve şöyle devam etti:
"Efsun, üç kuşağı anlatan bir roman. Renkli kadın karakterler var. Hayatın içinden insanları anlatıyor. Değişmesi gereken ama her şeye rağmen değişmeyen bir hayat hikayesini anlatıyor. Hakikatin farklı insanlar tarafından farklı anlatıldığı bir roman. Efsun Selahattin’in 4. kitabı. Hapsedilmeye karşı bir irade savaşı yürütüyor. Etrafına dört duvar örüldü ama bu şekilde üreterek de belki de o duvarları anlamsızlaştırıyor ve etkisiz hale getiriyor. Selahattin sanat ve edebiyatla da siyaset yapıyor. Hayatı ve mücadeleyi bir bütün olarak ele alıyor.
Selahattin hiçbir zaman, dışarıda olsaydım daha iyiydi asla demedi. Biz de aile olarak hiç demedik. Türkiye'de biraz böyle, Kürt iseniz ve biraz da muhalifseniz bunun bedelleri oluyor maalesef.
Selvi Kılıçdaroğlu ve Dilek İmamoğlu ile konuşuyoruz. Özel günlerde, zor günlerde birbirimize dayanışma dileklerimizi iletiyoruz. Hatta dün konuştuk, Selahattin'in kitabını kendilerine göndermek istediğimi söyledim."
Başak Demirtaş, Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını talep eden AİHM kararıyla ilgili ise şu ifadeleri kullandı:
"Selahattin'in haksız yere, herhangi bir kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan 5 yıldır cezaevinde tutuluyor olduğu tespiti doğru ancak eksiktir. Çünkü Selahattin'le ilgili kesinleşmiş bir karar var ve o da Selahattin'in suçsuz olduğunu söyleyen ve derhal serbest bırakılmasını isteyen AİHM kararıdır. Ancak bu karara uyulmadı. Bu da inanılır gibi değil. Maalesef, bu ülkeyi yönetenler istedi diye Selahattin içeride, yoksa herhangi bir suçu olduğu için değil. AİHM kararları bağlayıcıdır. Anayasamızın 90. maddesinde bu yer alıyor."
Başak Demirtaş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "HDP meşru muhataptır" açıklaması hakkındaki düşüncelerini soran Küçükkaya'ya, şu yanıtı verdi:
"HDP’nin tutum belgesini büyük bir takdirle karşıladım. HDP, Türkiye’nin demokratikleşmesi için büyük çaba sarf ediyor. Ben Diyarbakır Liceli bir Kürt kadınıyım. Ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bütün kimliklerimle barışık yaşamak istiyorum. Evet, Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir ama onu ancak demokrasiyle yüceltebilirsek birlikte eşitçe ve kardeşçe yaşayabiliriz. Herkes kendi dili ve kültürüyle barış içinde yaşama hakkı var. Umuyorum HDP’nin tutum belgesi de buna katkı sağlar."
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?