Ninova Haber - Sedat Peker, 9. videosunu Youtube üzerinden 'Yaşadıkça ve yaşlandıkça değil, direndikçe büyürüz' başlığıyla yayınladı. Peker'in açıklamaları şöyle:
"Sizinle bir sözlü bir akdimiz var, artık bunu ete kemiğe büründürmenin vakti geldi. Bu işten büyük kârlı olan sizsiniz, ben küçük kârlı olanım. Benim kârım, kişisel gelişimde aslan avlamak diye bir şey vardır. Hayatında büyük başarı yakalandığında geçmişte yaptığın ufak tefek hatalar bir anda unutulur, gündem dışı olur. Cezaevi falan komik şeyler, ben onlarla ilgilenmiyorum, insanların algısındakini söylüyorum. Hak etmediğim şeyleri yüklediler bana. Bu hikâyeyi başarıyla neticelendirirsek, ben aslan avımı tamamlamış oluyorum, kişisel gelişim böyle tarif ediliyor. Bu işte benim kârım bu, e diyeceksiniz bizim kârımız ne? Anlatacağım, hepsini anlatacağım.
Ben size ülkede nasıl para çalınıyor, belediyelerdeki rüşvet sistemi, alt dernekler var anlatınca kafayı yiyeceksiniz böyle profesyonel hırsızlık mı olur diye... Devlet ihalelerinde de taşeron sistemi. Ben bu ve bunun gibi olayları anlatacağım, bir nesil sonra zaten iktidar size geçecek. Bütün hırsızlıklarını yasal, gayrimeşru her şeyi anlatacağım. Bu kadar adam neden engellemiyor diyeceksiniz, ya engellemek istemiyorlar ki kardeşim.
Belediyeler nasıl soyuluyor ben size anlatayım mı? Bak engellemesi de çok basit. Ama hepsini bugün anlatmayacağım. Bugün belediyeleri anlatacağım, taşeron hırsızlığını anlatacağım. Çünkü akdımiz var, akdimize sadık kalacağız. Hepsini parça parça anlatacağım.
Bir belediye başkanına rüşvet vermeye gittiğinde, adam huylanıyor, senden parayı almıyor. Ya kelek yaparsa, ya kayıt gizli kayıt yapıyorsa, kamera varsa diye. 'Bizim bir alt derneğimiz var, alt kuruluş, oraya şu kadar yardım yap' diyor. Sen gidiyorsun oraya parayı yatırıyorsun, işte sözde hayır işi için. Hiç kusura bakmayın belediyeciler söz verdik doğru konuşacağız.
Sen gidiyorsun paraya yatırıyorsun, ondan sonra ne yapmak istiyorsan onu yapıyorsun. Hani Sülü’nün Ankara’da akrabası var ya, onun yaptığı işlerin bu belediye aksanı. O dev olmuş, bakanlar, genel müdürler hepsini yönlendiriyor. Benim anlattığım belediyelerdeki sistem. Şimdi sen oraya parayı yatırdın ya, belediye başkanına gitmedi diyeceksin para. O ne yapıyor? 100 bin liralık bir iş var, en güvendiği arkadaşına diyor ki '1 milyonluk fatura kes' diyor. İşi, istediği insana verme gibi bir saçma bir şey var, onu da siz (gençler) kaldıracaksınız. En iyi teklif verenin ihaleyi alması lazım. Sonra o 1 milyon liralık işi alıyor ama 100 bin liraya yapıyor. Ona 100 bin lirayı veriyor, 100 bin de vergi vesaire çıkarsa, geriye kalan 800 bin lirayı kılçıksız alıyor cebe indiriyor. Bakın şaka yapmıyorum. Ve hiçbir polis takip altında neden falan neden ceza almıyorlar, sonunda beraat ediyorlar? Çünkü sistem bunun üzerine.
Taşeron sistemi nasıl işliyor, onu da anlatacağım. Bunlar bir ufak hamleyle değiştirilebilir. İnsanın karısına, çocuğuna zaafı olur, onu etkileyip seni yönlendirebilirler. Sistem kuracaksınız siz. Aslan avını bana yaptıracaksınız, ben de size anlatacağım.
Siz hep diyorsunuz ya, beşli çete, onlu çete, onlara ihaleyi veriyorlar diye. 1 milyar dolara ihaleyi alıyor, siz zannediyor musunuz ki bunların işçileri var, hayır yok. Alt taşeron sistemi var. Bunlar işi taşeronlara veriyorlar. 400 bin milyon dolara taşerona veriyor, 600 milyon dolar kılçıksız bu tarafta.
Alt taşeronun da alt taşeronu var. Samimi söylüyorum, rezalet, komedi. Tüm sistem bu şekilde çalışıyor. O alt taşeron ne yapıyor? En son o taşeronun da bir altı var, onlar kamyonların filan sahipleri var ya, onlar da yolunu buluyor da, emeğinin karşılığını buluyorlar. Ama ortadaki para ne kamyon, ne o ne bu. Taşeron sistemini kaldırdım diyeceksin. İhaleyi açacaksın, telefondan bile ihaleye girecek, tüm evrakları hazırlayacak. Madem taşeron bunu yapabiliyor, maliyeti bunu 200 milyon niye devletten 1 milyar çekiyor. Bu para nereye gidiyor? Bu para sizde kalınca, asgari ücret 10 bin olacak.
Siz benim için ne yapacaksınız? Namuslu gazeteciler var ya, ben boşa konuşmam, bir şey konuşuyorsam bana inanın. Beni size, sizi de başkasına mahcup etmem. ‘Sedat Peker’in her dediği doğru çıkmaya başladı’ diyorlar. Bir tanesi yanlış çıksın elimi keseceğim diyorum ya anlamıyor musunuz?
Siz gazeteciler, korku iklimi var ya, kırıldı gerçi de. O korku iklimini aşmaları için gazetecilere cesaret vermeniz ama namuslu olanlara. Siz onlara cesaret verince muhalefet partilerinin içinde atarlı yürekli tipler var, onlara da coşkuyu verince, baskıyı kurunca, oy vermeyiz, bir gidecekler, iktidar. İktidar keşke açsaydı, bütün her şey ortaya çıkacak.
Engin Sigorta (Süleyman Soylu ailesinin şirketi). Süleyman diyordu ya, ‘Ben o poliçe sesini çok seviyorum’ diye. Şirketin yüzde 5 bin, 7 bin derken 57 kat büyümüş. Dünyanın neresinde böyle bir şey var. O poliçenin sesinde ben de uyurum, herkes uyur.
Erdal Baba’ya araba, 20 sene evvel sana getirip sigortalattığında Erdal Baba diyordun. Şimdi Erdal Baba lazım değil ki. Bütün holdingler sende, poliçe sesi. E uyursun tabii. Sülü Allah’a yemin olsun, iğnenin deliğinden geçireceğim seni kibrit kutusundan alıp. Bugün senin son günün. Sen Yüce Divan’a gideceksin, yargılanacaksın, hiçbir şansın yok. Anlattıklarımın altlarını da hazırladım, delilleri de bende, sen bitireceğim.
Madem ben suç örgütü lideriyim, sana yurt dışına gitmeden önce odanda çağırıp misafir ettiğin, dur oraya geleceğim, Sülü bekle.
Ben böyle aile var, üç tane ufak çocuğum, iki tane oğlum, iki tane arkadaşım. Biz bir yere gidiyoruz da bunlar nereden öğreniyor diyorum? Nereden öğreniyorlarmış biliyor musunuz. İnternette bir program varmış, saçma sapan her şeyi okudum çocukluktan beri ama yaş geçmiş herhalde teknolojiyi yakalayamıyorum. Bu görselleri, görüntüleri bilgisayara yüklüyorlar. Hangi oteldesin, neredesin eşleşme yapıyor. Bu yüzden arka fonda böyle zevksiz şeyler yapacağız kusura bakmayın. Yoruldum kardeşim. Gecenin birinde çoluk çocuk geldik yeni bir yere yerleştik, epey bir yol geldik.
Bugün muktedir olanların çoğu, yaşları çok olanlar ölür yaştan, onların çocukları, torunları benim yaşadığımı yaşayacaklar. Nereden mi biliyorsun? Bu ülkede ne yaşanacaksa hep söyledim. Çocukluk arkadaşlarıma sorun. Orta Doğu’da yaşanacakları 25-30 sene önce söyledim. Çin’in yükselişini, Şanghay Beşlisi'ni anlattığımda kimse bilmiyordu. Vallahi gezecekler, ben tecrübeliyim ailemi de kendimi de korurum, sistematiğim var, aklım var. Onlar sudan çıkmış kuş gibi olacaklar. Bu rezilliği nasıl FETÖ’cüler yaşadı, onlar da yaşayacaklar.
‘Ona istihbarat yardım ediyor’ diyorlar. Lan mal, ulan beyinsizler, ulan çakma yorumcular. MOSSAD, CIA bilmem kim bana yardım etse demezler miydi, fon arkada, sabit yerde çek demezler miydi? Namussunuz, şerefiniz yok ulan sizin. Bir tane çocuk internetten yazmış, her şeyi okurken orada gördüm. ‘Abi yerini böyle buluyorlar’ diyor. Ne oldu, bize MOSSAD’ın, CIA’in yardım ettiği... Bana ajan dedin, beni bu dünyada delirtecek iki şey vardı, ikisini dediniz. Allah kaderi yazıyor.
Allah belanızı verdi. Artık ahiretlik olduk, beni öldürmeden kurtuluş yok. Bir de diyorlar Türkiye’den MİT gelecek. Niye lan MİT’teki kardeşlerimizi katıyorsunuz, yiyorsa siz gelin. Bizim MİT ile ne işimiz var. Ben devletin aleyhine ne söyledim, hırsızlık yapanları söyledim. Devlete bağlı olmayan SADAT diye bir kuruluş, şu an orada yapılan ticaret, SADAT tarafından gönderilen silahlar... Devletin burada yargılanacağı tek şey, sınır güvenliğini sağlayamadığı için ödeyeceği 300-500 bin Euro para cezasıdır, zaten her gün para cezası ödeniyor. Öbür olayda, kasedi var onun için çocuğu kandırıp işin içine sokmuşlar dedim. Uyuşturucu ağı, devletle ne ilgisi var bunun? Kahpesiniz lan kahpe. Hainmiş, ulan siz köpeksiniz.
Anlattıklarımın, konuştuklarımın hepsi önemli ancak en son Süleyman’la ilgili anlattığım bölümü lütfen iki üç kere başa alıp dinleyin. Sezgin Baran Korkmaz, Süleyman, Veyis Ateş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı, Soylu’nun organizeden sorumlu genel müdür yardımcısı Resul Holoğlu, Ankara Emniyet Müdürü Sermet, bir kişi daha. Bu çok önemli. Söylediklerimden biri çıkmazsa bileğimi keseceğim. Zaten bakı yaptığınız an tak diye çıkacak. Başka şansları yok, Yüce Divan direk.
Akit TV’deki eski dostlarımız bizi ajan yapmışlar. Aydınlık ile aynı haberi çıkmışlar. Zaten habere dikkat edin M.Y., P.K., U.Ü. kafadan atıyorum, harfleri hatırlamıyorum. Düşündüm, bunlar büyük bir operasyona girecekler, gözaltı. Bu durumu lehlerine çevirmek için kriz masası kurdular. Ama bilmiyorlar karşılarında ben varım. Şimdi verdikleri o baş harflerle ilgili de sorguda itirafçı oldular. Biri ‘Sedat Peker ile CIA’ın arasını ben buldum’ diyor, öbürü de MOSSAD ilen... Ya bu haberi yapıyorsunuz, elinizde bir tane kanıt var mı ajanlık yaptığıma dair. Şu kadar ajan koruyor diyorsunuz, sayısını saymışsınız, namusluk niye yapıyorsunuz, bir resim yayımlasanıza. Ulan aptalsınız. Ulan Sülü fındık kadar beyninle cumhurbaşkanı olmaya kalktın bu ülkede. Beni satmasaydın olurdun vallahi.
Bazıları da ‘Sen bunları biliyordun, neden anlatmadın’ diyor. Manyak mısınız, benim yaptığım işler daha karışıktı, ben anlatmadım, her gördüğün şeyi anlatıyor musun sen. Evimin düzeni bozulur, çocuklarımdan ayrılırım, o, bu bin tane sebep var. Belli bir nokta var, yangın yeri. Ben o noktaya geldim, Allah sizi getirmesin. Geri dönüşüm yok, yakacağım, bu kadar. Ajan he? Bu Akit TV’nin Yazı İşleri Müdürü var Murat Alan. İyi bir adam, dalga geçmeyeceğim. Kardeşim sen saldırıya uğradığında hastaneye ilk gelenlerden biri ben değil miydim? En sevdiğim silahımı çıkarıp sana verip… Seni çocuğunun yanında dövdüler. Bir baba çocuğunun yanında dayak yememeli. Bir daha gelirlerse Murat hepsini vur, sana cezaevinde ben bakacağım demedim mi kardeşim. O kadar muhabbet ettik seninle. Sen yazı işleri müdürü oldun ve ben senin çocuğun için bu duruşu sergilerken benim çocuğuma yapılan… Bu olayı buraya ben mi getirdim?
Diyorlar ki Tayyip Abi ile yüzleşirken devlet aleyhine, ben Tayyip Abi’ye konuşurken devleti zarara sokacak hiçbir şey söylemeyeceğim. Ölürüm söylemem ama benim pislik olmadığımı, ben pisliksem de bu pislik silsilesinin en alt seviyesinden benim olduğumu herkese anlatacağım. Bu da benim hakkım. Açık kaynaklarla da yandan delillerle de bildiklerimin hepsini tek tek konuşacağım. Konuşurken saygısızlık da yapmayacağım kendisine.
Doğu Perinçek var, aslında kibar çok beyefendi adam, konuşunca çok nezaketli. Ama psikolojisi bozuk. Biz bunun yanına gitsek oturtur, bir şeyler ikram eder, saygılı da bir adam. Siz de saygısından dolayı saygı gösterirsiniz. Oturdunuz masaya yandınız zaten, CIA böyle yaptı, şöyle yaptı. Ben zaten takıntılı adamım, lafın tamamı deliye anlatılır benim mantığıma göre. Ana başlıkları vereceksin karşı taraf dolduracak. Ergenekon davasında çok kaliteli insanlar vardı ama deli potansiyeli yemin ediyorum çok yüksekti. Çin iyi, ABD,-CIA kötü. Bana ne Çin’den. En son bunalım geçirirsiniz ya.
Parayla adam öldüren kiralıklar var uluslararası. Onlarla görüşüyorlar. Bir Arnavut, bir Sırp grupla görüştüler. Benim hayatım hep insanlara iyiliklerle geçti. Çocukluğumdan beri her kesimden insana yardım ettim. Cezaevinde bana mektup yazan herkese elektronik kol, bacak yaptırırdım. Siyasi biri mektup yazdı, PKK şeyi, İzmir taraflarında bir cezaevindeydi. Çocuklarım gelince ayaklarımın üzerinde çıkmak istiyorum dedi, ayağı yoktu zannediyorum. Doktor arkadaşı yolladım cezaevine, o arkadaşın ayağını yaptı. Bizim yanımızdakiler o bunlardan dedi. Kimden olduğu önemli değil. O adam da ölmedi yaşıyordu, çıkar ortaya söyler. Biz düşmanlarımıza bile böyle mert davrandık, ulan kahpesiniz siz. Adam değilsiniz ulan siz. Bunlar bir ekip kurmuşlar, harp sanatı, beni etki altına almak içim 'PKK senin yaptığı şeyi beğendi' diyorlar. Siz manyak mısınız ben Sülüman’ın doktoruyum, doktor Sedat. Ben bunu yer miyim.
Avukatların, yakınlarımın pasaportlarını iptal ettiler, yurt dışına gidemesinler diye. Hangi mahkeme kararıyla? Buna en son değineceğiz. Dünyada bir tek Türkiye’de FETÖ ile mücadele etmek için, -Süleyman paralı FETÖ’cüleri sever ya, paraları sever aslan- bir kanun çıkardılar, İçişleri Bakanı’nın yetkisiyle pasaportlar iptal ediliyor. Bak yurt dışına çıkış yasağı demiyorum. Tümünden iptal ediyor.
Tüm mahkemelerden daha güçlü bizim Sülü. Ama tezgâhı kurmuş, yasağı kendi koyuyor, yasağı kaldıracak yere de kendi adamını getirmiş. Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin Başkanı. Yasağı İçişleri’nden koyduruyor, Bölge İdare’den kaldırtıyor.
Sağ hükümet geldiğinde dikkat edin, ‘Din, vatan elden gidiyor’ sesini duyunca arkaya bakın, bir film var. Solcular geldiğinde de ‘Temiz toplum, bağırsaklarımızı temizliyoruz’, tak arkaya bakın.
Bir Azerbaycan kalmıştı, sizin beşli çete dediğiniz Azerbaycan’da tüm otoyol ihalelerinin anlaşmasını yaptılar. Piyangoyu şimdi kim aldı biliyor musunuz? Pamukören... Ulan Türkiye’yi yediniz şimdi de Azerbaycan’ı. Aynı buradaki gibi her yeri aldılar Azerbaycan’da. Ön anlaşmalar tamam, artık Azerbaycan da bize ümmetin lideri demeyecek. Ümmetin gaspçısı diye bizi anmaya başlarsa şaşırmam.
Sülü’nün şirketi yüzde 5 bin 700 büyümüş, Türkiye yüzde 7 büyümüş. Ama o fileyi aldığında, bir file bir asgari ücrete dolacak. İnsanlar açlıktan intihar ediyor. Ben de ajan öyle mi... Kahpe değilim çok şükür.
Sayın Başbakan (Binali Yıldırım)... Senin oğlunu korumana gerek yok ki. 15 senede kaç milyar dolarlık servet yapmış. Sadece Hollanda ayağını biliyoruz. Hollanda devleti açıkladı diye... Bırak o konuşsun.
Bu 10 bin dolar konusuna gelelim. Benim 10 bin dolar yolladığım bir milletvekili yok ama daha çok yolladıklarım var. Bana 10 bin doları nasıl yakıştırdınız! Ben aç, açıkta kalırım yine herkesten fazla veririm. Kaşar Süleyman var ya, Veyis geliyorum. 10 bin dolar da yalan, belge yok, dekont yok. Hani diyorlar ya bunu açıkla diye. Ben kimseye 10 bin dolar vermedim ama daha büyük paralar yolladım. Çanta çanta.
Şimdi Metin Külünk'ten konuşacağız, Metin ağabeyden. Ne bir eksik ne bir fazla konuşacağız. Metin abi beni telefondan aradı, 'Biden (ABD Başkanı) dedi, Erdoğan'a karşı'... Ya dedim abi ne diyorsun sen, Biden işi gücü bırakmış Sedat Peker'i mi bekliyor, hepten delirdik, vallahi delirdiler. Adamlar dünyayı yönetiyor, onun devlet başkanı Sedat Peker'i mi bilecek. Benim kendi meselem var. Beni sakinleştirdi, konuştu konuştu. Sonra benim yanımdan ayrıldı, beni itibarsızlaştırmak için kurulan bir yapı var, içinde mafyalar falan. Onlar böyle, devletten adamlar, AK Parti’den, milletvekilleri filan. Bunlar özel adamlar ama fındık kadar beyinleri yok, ne yapayım. O yüzden Metin Abi’yi konuşacağız. Beni tolda bırakanı rezil edeceğim, ha Metin ağabeyi rezil etmeyeceğim, ne yaşadık onu anlatacağım.
Dün de bir arkadaşın bir videosunu yayımladım. Ya Suriye konusunda var, karakol konusunda var, sayın Cumhurbaşkanı’nın yeğeniyle evli. Benle bunları konuşuyor, Reisim yanındayım, ondan sonra arkadan film. Başında konuştum, beni yolda bırakanı rezil edeceğim.
Bana pislik mafya diyorlar ya, AK Parti'nin seçim zamanı dağıttığı kahveler var ya, seçim zamanı. Hepiniz içtiniz, Tarihi Beyoğlu Kurukahvecisi, benimdi o, hani ben pislik mafyaydım. Ulan onlarca milyon liralık kahveyi benden siz alıp dağıtmadınız mı her yerde? Bir lira mı verdiniz, verdiyseniz hani fatura? Size yazıklar olsun.
Metin ağabeyle, Ömer Külünk diye bir yakını var mesela, nasıl ilişkimiz onu anlatayım. 'Tefeciler benim yeğenimin yerini almışlar elinden' dedi. O zamanın parasıyla 300 bin lira, dolar üzerinden hesaplayınca bugünün parasıyla 1,5 milyonu buluyor. 'Bir o tefecilerle konuşsan' dedi. Ya dedim Metin ağabey, ben ismimi unutturmaya çalışıyorum, o onu arayacak, o onu arayacak sanki ben tahsilat yapıyormuşum gibi. Dedim ağabey kaç para ben vereyim. O konuda ismi geçen bir iki işadamı arkadaş var, biz ödeyelim dedik. İş para ödemeye gelince bir tek ben ödedim, tapuyu aldık verdik yeğenine. Biz para verdik mi böyle veririz.
Almanya'daki o dernekler var ya, rica ederdi 'para yollar mısın' diye, el altından onlara para verilirdi. Ama öyle her ay giden 10 bin yok, seçim zamanı geldiğinde arabasına para bırakırdım. Ya şimdi ben böyle deyince bizim diğer milletvekili tanıdıklar, lan bizi de, lan oğlum biz kimseyi söylemeyiz. Ama Biden miden gel film yap, sonra beni karalama kampanyasına abilik yap. İstesem gömmek için evet verdim derdim ama 10 bin değil çok daha fazlasını verdim. Göreceğiz daha.
Pamukören’e geldik, bu önemli. Hukuken bir yere oturtulabilir. Süleyman’la ilgili bölüme odaklanın. Güvendiğiniz tarafsız yazarlara, muhalefet partisinde güvenilir insanlara baskı kurun.
Bizim Pamukören var ya, şimdi biz gazeteyi bastık, Aydın Doğan kargaşalardan korktu, verdi yerleri (tüm medya yayın organları) 750 milyon dolara. Aslından bir tanesi o kadar ederdi. Bu 750 milyon doları Ziraat Bankası verdi. Ziraat Bankası devletin, devletin kimin sizin. Siz patronsunuz, vergi veriyorsunuz ya. Bu 750 milyon doları ödemedi. Ana parayı bırak, faizini de ödemedi. Siz şimdi teknik olarak gitseniz aç lan kapıyı deseniz, çıkın buradan deseniz, bizim paramız. O sene 10 milyon tane bu ülkede çiftçi var, bütün hepsine verdikleri kredi ancak o kadar. Çiftçiyi kredisini ödemeyince traktörünü haczediyorlar. Bizim Kanal D’yi haczeden duydunuz mu? Parasız mal olur mu? Faizini ödemediler.
Gayrimeşru suç örgütlerinden de daha namussuzlar. Yaptıkları her iş haram hem de hile var.
Kemerburgaz’da Göktürk denen yerde Kemer Country diye bir yer var. Orada bir arsa belirlediler, bu yavrunun üzerine yapacaklar. TV filan onların değil, emanetçi. Serhat’la Berat yönetiyor. Sabah grubu da aynı. Kişiliksiz zenginlerin üzerine yapıyorlar sadece. Kemer Country’deki yeri imara açacaklar. O arsa kimin yine halkın. İmara açınca tarla olarak verecekler Süleyman’ın var ya Ankara’daki akrabası o işleri yapıyor. Hop bir imar artışı 10 milyonluk yer 1 milyarlık oluyor. Üzerine kulübe koyamadığın yere 100 katlı binalar dikiyorsun. Artık siz de alıştınız, dinliyorsunuz ya, benim anlattıklarım masal değil.
Demirören aldığı parayı vermiş mi Ziraat’e sorun? Kanal D’nin, CNN Türk’ün, Hürriyet’in, Milliyet’in sahibi sizsiniz.
Kemerburgaz’da imara açılmak için üzerinde çalışma yapılan bölüm var mı var. Ben söylüyorum size.
Sülü, Veyis geliyor gelmekte olan. Dediğim çıkmazsa elimi koyacağım kamerayı açacağım, elimi keseceğim. Veyis, Kırkpınar güreşlerinde olur ya, bu da süslü Süleyman’ın cazgırı. Süleyman çıkmadan önce bu Süleyman’ı tanıtıyor. Öyle bir yere geleceğiz ki aklınız çıkacak.
Delilli, belgeli, kayıtlı, görüntülü. O gün tartışma (Habertürk TV yayını) olurken Erdal Aras arıyor, 'Reis’i ben de, sen de, Soylu da tanıyor, niye söylemiyorsun' diyor. Onun çünkü işi var. Onun işi İsmail Saymaz’ı bloklamak. Gazeteci ya konuşuyor, aradaki yakınlıklarına bak. Erdal’la bu kadar yakınlar. Biz bu Veyis ile oturduk 6-7 saat Pucca’da oturduk, yemek yedik. Siz çok anlatıldığı gibi değilmişsiniz, entelektüel, bilgili bir insanmışsınız dedi. Bak buna hiç gıcıklığım yoktu, sarmayacaktım, bloke etti ya. Bitti artık, hiçbir şansı yok. Kayıt var Veyis.
Sağlık Bakanlığı’ndaki hikâyeni anlatmayacağım. Para konusunda biriyle ters düştün ya, onun ailesi benim sevdiğim bir aile. Şimdi seni patlatınca onu da patlatmış olacağım. Sağlık Bakanlığı’nda sorun yaşadınız ya onunla, parayı sen aldın. Siz ne pislik insanlarsınız. Utanmadan TV’lere gidip şu hırsıza operasyon yapıldı diyorsunuz. İnsanlar güvenip sizi dinliyorlar. Bir ulusu manipüle ediyorsunuz, hırsız.
Bodrum'da Paramount Otel var. Sahibi kim, Sezgin Baran Korkmaz. Bu arkadaş Türkiye'de de ABD'de de aranıyor. Bu adamın otelinde kimler var. Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Esat Toklu. Hani İçişleri Bakanlığı’nın koyduğu yasakları kaldıran makam var ya o. Bu adam o kadar rahat ki sıfır X5 (BMW) ile işe gidiyor. Devlet bunlara Opel, Passat veriyor. Artık sınırları aşmışlar, güç zehirlemesi böyle bir şey. Her yer onlarda, yapılanmayı biliyor, Tayyip Abi niye alamıyor bunu? Onu da anlatacağım.
Başka, bunun eski koruması, kendi korumasıydı, onu koruma dair başkanı yaptı. Kim, Ekrem Güler, kim Silivri'deki genç emniyet müdürünün intihar etmesine neden olan canavar hain, bunalıma soktu, kafasına sıktı. Veyis Ateş, tatil ekibinde. Bunlar tatili de birlikte yapıyorlar, kesmeyi de birlikte yapıyorlar. Resul olaya sonradan dahil olacak, bunlar tatil ekibi. Bir de Muğla Emniyet Müdürü, Marina vardı ya, el konulan, şimdi de otele el koyuyorlar. Sezgin Baran Korkmaz, en son Mübariz de 'sendeki belgeler benim şirketim ama bende yok' demişti, bende var kardeşim. Sakın onlarla anlaşayım deme, patlatırım rezil olursun. Müşteri portföyünün tamamı bende, hangi hakimler savcılar. Sizin aranan adamın otelinde ne işiniz var? Hani faturalarınız? Suit odada kalıyorsunuz, 100 bin lira yapıyor, sizin maaşınız kaç para, hani fatura.
Koruma daire başkanı ne yapıyor biliyor musunuz, en önemli adamların yanına adam veriyorlar, polislerini koydu. Kıbrıs'taki adam kayıt yapıyordu ya, bu da polislere yaptırdı.
Ekrem'i (Güler, eski koruma daire başkanı) Emniyet'ten ayırdı, İş Bankası'na soktu, emniyet müdürünün İş Bankası'nda ne işi olur? Parasını ödeyemeyen, İş Bankası'na kalanlar var ya, büyük oteller, arsalar var ya, oraya operasyon. İş Bankası’nın yönetiminin de aynı şekilde FETÖ soruşturması var, CİMER’e bir mektup, savcılıktan bir kâğıt gösteriyorlar terörle mücadeleden. Adamın aklı çıkıyor. Adamı köle ettiler.
Koskoca MASAK Başkanı’nı kendine köle yaptı, Sadık Soylu köle gibi kullanıyor. Bunlar var ya FETÖ’nün yanında leblebi çekirdek.
Süleyman'ı kimse alamıyor. Tayyip abiye dedim, döndü bana ajan dedi. Ben kötü bir şey mi söyledim. Daha da çıkacak. Hemen kursaydınız ya soruşturma komisyonunu bütün hepsi araştırılsın.
Veyis, senin kayıtlar da çıkacak Veyis...
Bu Rasim Ozan Kütahyalı var ya, o da bizim Paramount Otel ekibinden.
5 Aralık Resul Holoğlu, Organize Suçlardan Sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı telefon açıyor Korkmaz'a. Sezgin Baran Korkmaz kim, ABD'de aranıyor. İçişleri Bakanlığı'na çağırıyor. Saat 10.30 giriş, gece 12.30 çıkış. Sezgin Baran Korkmaz'ın 45 milyon dolar bir iş adamından (İnan Kıraç) alacağı var. Süleyman buna 'Senin hakkında tahkikat yapıldı, yurtdışına çık. Yukarının haberi var, bu parayı da sil, sorun çıkacak' diyor. Yukarısı da Tayyip abi. Amerika'dan da büyük para gelmiş diye herkes biliyor ya... Bütün kayıtlar çıkacak. Sezgin Baran Korkmaz, 6 Aralık'ta yurtdışına gidiyor. İçişleri Bakanı, Organize Suçlar Daire Başkanı'nı telefonla arayıp, hakkında 6 aydır dosya hazırlanan adamı İçişleri Bakanlığı'na çağırıyor ve görüşüyor ve yurtdışına çıkmasını söylüyor. Bu 45 milyonu kabul etti ya Sezgin Baran, ne yapsın devlet var karşısında. Oteli de istediler. Böyle bir namussuzluk olur mu? Siz muhaliflere baskıyı kuracaksınız, 4 Aralık'ta Sezgin Baran Korkmaz İçişleri Bakanlığı'na geldi mi? Kamera kayıtlarını çıkarın. 5 Aralık'ta yurtdışına çıkmış mı? Sezgin Baran Korkmaz bakıyor her şey elden gidecek, dönmüyor. 28 Aralık'ta operasyon yapıyorlar. 29 Aralık'da 45 milyon doların ödenme günü, haciz olacak o gün. Sezgin Baran Korkmaz'ın karısını gözaltına alıyorlar. Bu Veyis.. Ben olayı toparlayayım diye arayan da bu Veyis. Aranan adamın oteline gidip kalıyorsun, onbinlerce, yüzbinlerce euro hesap hiçbiriniz ödemiyorsunuz, sonra adamı gasp ediyorsunuz. Mehmet Ağar'dan öğrenmiş bu taktiği. Siz bu adamın arkadaşı değil misiniz? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı izin vermiyor, Cumhurbaşkanı'na gidiyor, 'sizin haberiniz varmış' diyor. Haberim yok diyor. Kanun neyi yapıyorsa onu yap diyor. Otelde hangi savcı hangi hakim kaldı hepsinin listesi bende. İçişleri Bakanı’ya görüşmesi Yüce Divan’a yeter.”
Kaynak: Duvar
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?