Ninova Haber - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Beştaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aynı tweet’te HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve İYİ Parti lideri Meral Akşener'in 8 Mart’ını kutlamasının ardından gelen tepkiler için, “Bizim adımızın hiçbir kadının yanında anılmasından rahatsızlık duymayız. Çünkü kadın mücadelesine inanıyoruz. Siyasi dizayn çalışmalarının kadınların alet edilerek yapılmasını doğru bulmuyoruz” dedi. Beştaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:
TÜİK’in açıkladığı yeni rakamlar işsizlik sorununun örtülemeyecek bir duruma geldiğini gösterdi. TÜİK yeni rakamları açıkladı, 2021 Ocak ayına ilişkin işsizlik rakamlarını. TÜİK’e göre işsiz sayısı 3 milyon 861 kişi, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 24.7, dar tanımlı işsizlik yüzde 13.2 ama geniş tanımlı işsizlik yüzde 30.2 ve tabii ki kadın işsizliği daha yüksek: Yüzde 37.5. TÜİK yeni hesaplamasında atıl işsizlik diye bir kategori de oluşturmuş.
TÜİK işsizlik yok demek için, istihdam çok yüksek demek için dar tanımlı işsizlik, geniş tanımlı mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik gibi tanımlardan sonra açıklamakta çok zorlandıkları kavramlar ile işsizliğin düştüğünü yana yakıla açıklamaya çalışıyor. Utanmasalar 9’u ters çevirip 6 diye gösterecekler. Ama hangi yöntemi, tanımı kullanırlarsa kullansınlar Türkiye’de gençler, kadınlar ve yurttaşlar işsiz ve umutsuz. AKP iktidarının da hiçbir kurumuna güvenmiyor. AKP bir yıllık süreçte çözüm üretemeyeceğini de ortaya koydu.
Diğer bir konu gazetecilere saldırı meselesi. Biliyorsunuz Levent Gültekin 8 Mart akşamı Halk TV binasının önünde kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğradı. Dün parmaklarının kırıldığını ifade etti. Bu sonuç iktidarın kullandığı nefret dilinin, kutuplaştırmanın, kamplaştırmanın sonucudur. Adeta iktidar yargı baskısıyla susturamadığı gazetecilere sopa sallıyor. Mussolini’nin Kara Gömlekliler Çetesi gibi bir çete etrafı kuşatmaya çalışıyor. Bu saldırı tüm muhalefete yöneliktir. Bu saldırı iktidarın küçük ve büyük ortağından yana olmayan, onlara güzelle yapmayan tüm gazetecilere, demokrasi güçlerine ve topluma yöneliktir.
Bugün 10 Ekim davası görülüyor şu an Ankara Adliyesi'nde ve çocuğunu kaybeden bir babanın konuşması üzerine mahkeme heyeti onu salondan dışarı çıkarmak istedi. Baba çıkmadığı için mahkeme heyeti salonu terk etti. 4 vekilimiz davayı izliyor, bu bilgileri aldık. 10 Ekim davası da Türkiye’nin en kanlı sayfalarından biri olma niteliğindedir. Türkiye’de hukuk ve adalet isteyen herkes bu davada adalet istiyor. Aslında hepimiz nefeslerimizi tuttuk ilk günden itibaren bu dava da cezasızlıkla sonuçlanmasın diye. Yargı maalesef IŞİD sanıklarını korumaya, iktidar ile paralel davranmaya devam ediyor. İfadeleri alıp bırakıyor, sabit ikametgah sahibi diye tahliye ediyor, sınırı geçmelerine yardımcı olunuyor IŞİD’çilerin. Suruç’ta Amed’de eli kolu kıpırdamıyor yargının. Burada bildiğini okumak istiyor. Bildiği de nedir biliyor musunuz? Sadece iktidarın talimatları. Yargı kendi görevini yapmıyor. Bu nedenle biz özellikle 10 Ekim katliamını, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a giderken ortalığın tamamen bir kaos ortamına çevrilmek istendiği gerçeğini hiç unutmuyoruz. Türkiye’nin en büyük katliamlarından biri olan 10 Ekim davasında adalet isteyenlerin yanındayız. Burada bunun emir vericilerini de azmettiricilerini de buna engel olmayan istihbarat görevlilerinin de bu davada sanık olarak yargılanması gerekir. AKP iktidarının IŞİD ile olan tüm ilişkileri ortadayken ayan-beyan gelen saldırıya karşı hiçbir tedbir almadığı halde, bugüne kadar hesap da vermedi. Firari sanıklar yerleri bilinen kişiler. Buna rağmen kararlı bir arama yok. Oysa korunması gereken tek olgu tren garı önünde katledilen 103 can.
Beştaş bir gazetecinin "8 Mart’ta atılan tweet tartışması sonrası Pervin Hanım’ın açıklaması oldu, 'Yan yana gelmemizden korkuyorlar, kadın ittifakından korkuyorlar' dedi. CHP’nin de biraz sessiz kaldığı ifadesi var. Hatta Mithat Sancar’ın CHP ziyareti sonrası yalnız açıklama yapması örnek olarak gösteriliyor. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"İlk önce erkekler sussun. Türkiye’de kadınlara yönelik tartışmalarda erkekler geri dursun. Bir kadın olarak, bir kadın hakları savunucusu olarak susmalarını öneriyorum.
Bu tweet etrafında kopartılan tartışmanın ne amaçla olduğunu tahmin etmek zor değil. İktidarın büyük ve küçük ortağı; Millet İttifakı'nın, demokrasi güçlerinin, Türkiye’de adaletten, haktan, özgürlükten yana olan herkesin arasına nifak koymak, tartıştırmak, çatıştırmak için her türlü fırsatı kolluyor. Bunu tartışmaya çeviriyor. CHP hiç de sessiz değil. Ben de basını izliyorum. Onlar da gerekli yanıtları veriyorlar. Bu konuda demokratik bir ortam olsa herkes düşüncesini özgürce söyleyecek.
Ayrıca kadın paydası dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de en önemli paydalardan bir tanesidir. Hatta bana göre en önemlisidir. “Akşener’le de Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’la da ortak noktanız nedir” diye sorsanız ilk vereceğim cevap düşünce ve ideoloji olmaz. Kadınlık paydası olur. Ayrı partilerde olabiliriz, ayrı siyaset yürütüyor olabiliriz. Ama neticede kadın-erkek eşitliğini önemseyen, kadın özgürlüğünü ve adil yaşamını savunan bir partinin temsilcileriyiz. Aynı zamanda kendimize ‘kadın partisi’ diyoruz. Bu yönüyle bizim adımızın hiçbir kadının yanında anılmasından rahatsızlık duymayız. Çünkü kadın mücadelesine inanıyoruz. Siyasi dizayn çalışmalarının kadınların alet edilerek yapılmasını doğru bulmuyoruz.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Siyasi Partiler Yasası'nda yapılması planlanan değişikliklere ilişkin şunları söyledi:
"Bu çok daha yeni bir tartışma. Şu anda iktidar ve küçük ortağı bir çözülme içindeler. Ciddi bir çöküş yaşıyorlar. Kendi kan kayıplarını azaltmak, toplumsal muhalefeti bastırmak için her türlü yöntemi kullanıyorlar. Bunlardan bir tanesi de yasama organını kendi amaçları doğrultusunda çalıştırmak. Bir de anayasa tartışması attılar ortaya. 82 darbe anayasası bile yürürlükte değil, onlar yeni bir anayasa, yeni bir seçim yasası tartışıyorlar. Şüphesiz Siyasi Partiler Kanununu da ilgilendiren bir mesele ama siyasi irade isterse anayasa değişikliğine de bunu koyabilirler. İktidar var olan desteğini tekrar tahkim etmek için bu tür oyunlara, yasal çalışmalara, kamuoyunun dikkatini farklı yönlere çekmeye ve “az oyla nasıl iktidar olurum”un yollarını arıyor. Yani “ben yüzde 30’lara düştüm, yüzde 20 ile nasıl iktidar olurum, Siyasi Partiler Kanunu'nda nasıl bir düzenleme yaparak bunun içinden çıkarım”ın yollarını arıyor. Mesela dar - daraltılmış bölge ile ilgili büyük ve küçük ortak arasında çelişkiler çıktı. Şimdilik onlar bir kenara bırakıldı. Şimdi yüzde 7 bandına getiriliyor.
Biz 2007’den beri parlamentodayız. O günden bu yana baraja karşıyız. Türkiye’de kim oy alıyorsa gelsin temsil edilsin. Biz demokratik çoğulculuğa inanan bir partiyiz. Yüzde 10 barajını biz girmeyelim diye koydular. Yüzde 10 barajının bizi engellemediği ortada. Bu sefer yüzde 7 ile başka amaçları önlerine koymuşlar. Tek cümleyle; bir iktidar seçim yasalarıyla, siyasi parti yasalarıyla ilgili çalışmaya başlamışsa o iktidar gidicidir. Abbas yolcu, onlara güle güle.”
Kaynak: Duvar
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?