Ninova Haber - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Önceki gün tahliye edilen Ömer Faruk Gergerlioğlu'na hoş geldin ve geçmiş olsun diyen Beştaş, "6 gün sonra da olsa AYM kararı nihayet yerel mahkeme tarafından görüldü ve hukukun gereği yerine getirildi" dedi. Beştaş'ın açıklamaları şu şekilde:
“Aslında 6 gün boyunca hürriyeti tahdit suçu işlenmeye devam ediliyordu. Biz Ömer Faruk Gergerlioğlu vekilimiz ile ilgili Meclis'e karar geldiğinde okunmadan önce de okunduktan sonra da bu mahkumiyet kararının yerel mahkemenin verdiği kararın kesinlikle haksız ve hukuka aykırı olduğunu, siyasi bir karar olduğunu ve vekilliğin düşürülemeyeceğini, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu defaatle söyledik. Ancak bunu dinlemediler, dinletemedik. O gün söylediklerimiz kabul edilseydi bugün AYM kararının sonucu olarak bir daha Meclis'te okunmak durumunda kalınmayacaktı.
Meclis bu geçen 3 ayda AYM kararını beklemeliydi. Çünkü devam eden bir yargı süreci vardı. Bildiğiniz üzere AYM 15’e sıfır oy birliği ile siyaset yapma hakkı ve düşünce özgürlüğü başlıklarında ihlal kararı verdi. Ömer Faruk Gergerlioğlu vekilimizin derhal vekilliğinin iade edilmesi gerekiyor. Bize göre tabii ki her zaman vekil idi, bugün de vekil, cezaevindeyken de vekilliği devam ediyordu. Ancak resmi olarak usül açısından bir an önce bu okumanın yapılması gerekiyor. AYM’nin kararında aynı zamanda bu kararın TBMM Başkanlığı’na gönderilmesi hususu da özel olarak yer aldığı için şu an Meclis'e ulaşmış olması gerekiyor.
Bu vesile ile mahkeme kararlarını dinlemeyen iktidar ve ortağına çağrı yapmak istiyorum; bizim iki vekilimiz daha Leyla Güven ve Musa Farisoğulları haksız ve hukuka aykırı bir kararlarla vekillikleri düşürülmüştü ve şu anda Musa Farisoğulları vekilimiz Diyarbakır, Leyla Güven vekilimiz ise Elazığ cezaevinde tutuluyor. AİHM Demirtaş kararında derhal serbest bırakılması gerektiği yönündeki karar da dikkate alınmadı bugüne kadar. Kendisinin de bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Tabii ki cezaevlerinde rehin tutulan diğer bütün arkadaşlarımızın bu karar kapsamında ve ışığında hepsinin tutukluluğunun ve hükümlülüğün tamamen siyasi kumpasın neticeleri olduğunu bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Tekrar Gergerlioğlu vekilimize hoş geldiniz diyorum.
Merak edilen bir diğer mesele, soru da gelebilir ama ben açıklayayım; HDP heyetinin ABD ziyareti. Burada hangi kameralar var bilmiyorum, onlar da üstlerine alınabilirler, fakat asla eleştirilerimiz buradaki muhabir arkadaşlarımıza değil, asıl bu medyayı ve TV’ler yöneten iradeyedir. Son manşetin, son kurgunun ve değerlendirmenin merkez tarafından yapıldığını biliyoruz. İçinde benim de olduğum, Eş Genel Başkan Yardımcımız Garo Paylan ve Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcümüz Hişyar Özsoy’dan oluşan bir heyetle 28 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında Washington’da bulunduk. Resmi ziyaret temelinde bir dizi temaslarımız oldu. Konu nedir diye soracaksınız, bu bizim rutin bir ziyaretimiz. Bizim Washington’da temsilciliğimiz var. Biz AKPM’de de NATO PA’da da KEİPA’da da ve diğer bütün uluslararası ilişkilerde, komisyonlarda zaten yer alıyoruz. Biz parti olarak da Dış İlişkiler Komisyonumuzun organizasyonlarında zaman zaman bu ziyaretleri yaparız. Washington’da hem resmi görüşmelerimiz oldu hem de orada bulunan birçok düşünce kuruluşu ile fikir alışverişinde bulunduk. A Haber’in ya da diğer yandaş medyanın bir haftadır garip bir şekilde sanki biz gizli saklı, bir şeyler kaçırıyormuşuz gibi ABD’ye gitmişiz tarzında servis ettiği haberleri gülümseyerek izledim. “ABD’ye gittiler ne konuştular ne aldılar ne verdiler”, böyle birşey yok arkadaşlar ne bir şey aldık ne de bir şey verdik. Biz bir siyasi partiyiz, biz siyaset yapıyoruz. Tabii ki iç sorunların dışa yansıması, dış dünyada nasıl görüldüğü konularına dair görüş alışverişlerimiz doğal olarak olabilir. Biz Türkiye’de ikinci muhalefet partisiyiz, bizim kendimizi aslında ana muhalefet partisi olarak birçok kere tanımladığımızı biliyorsunuz. Bunu memnuniyetle ifade etmek isterim ki; HDP’nin çoğulcu anlayışı, demokrasi mücadelesi, insan hakları ve adalet mücadelesi dışarıda büyük bir saygınlık ve sempati ile karşılanıyor. Bu sadece ABD’de değil, Avrupa’da ve dünyanın birçok merkezinde de HDP’nin kadın hakları mücadelesi, adalet mücadelesi, ekoloji anlayışı farklı din, inanç ve dillere yönelik demokratik politikası büyük bir sempati ile karşılanıyor ve destekleniyor.
HDP’ye yönelik kapatma davası, kriminalize edilmeye çalışılması ve dışlanması da büyük bir tepki ile karşılanıyor. Bu zaten birçok uluslararası kurumun ve mekanizmanın raporlarında da yer alıyor. Bunu siz biliyorsunuz ama bilmediğiniz bir şey açıklayacağım size; Bizim gidişimizi biz kendimiz duyurduk. Yani Dış İlişkiler Komisyonumuz ile birlikte bir ziyaret yaptık. Ama bilmediğiniz bir şey var; bizden hemen önce, tamamen tesadüf, 4 parti AKP, MHP, CHP İYİ Parti Washington’daydı. Biz gittiğimizde bunu orada öğrendik. Yani Washington’daki görüşmelerimizde bu 4 partiden oluşan heyete sorulan soruları orada öğrendik. Dışişleri Komisyon Başkanı bize bu gezi ile bu temasla ilgili hiçbir şekilde partimizle bir paylaşımda bulunmadı. Bu ziyaretin olacağını, Dış İlişkiler Komisyonu adına gidileceğini bize söylemediler. Resmi bir davet gelmedi. Bizim Dış İlişkiler Komisyonunda 3 vekilimizle temsil edildiğimizi de söylemek isterim, 3 vekilimiz var orada. Bizim dışımızda kapalı ya da gizli 4 parti çıkmışlar Washington’a gitmişler. Üstelik biz 3. büyük partiyiz, 2. büyük muhalefet partisiyiz.
Ben Dış İlişkiler Komisyonu Başkanına ve gidenlerin çoğuna, içinde muhalefet partileri de olmak üzere siz HDP’yi içeride bu kadar saldırarak küçültmeye çalışırken, kriminalize etmeye çalışarak bunu başaramadınız. Şimdi dış dünyada, Türkiye dışında hangi yetkiyle, hangi hakla, bizim temsil ettiğimiz vatandaşlar adına soruyorum: HDP’yi neden dışarıda bıraktınız? Böyle bir yetkiniz, böyle bir hakkınız, böyle bir haddiniz de olamaz. Biz orada 3 vekille temsil ediliyoruz ve en kısa sürede bunu ilgili mercilere soracağız. Kaç gezi yaptılar, hangi bütçeden karşıladılar? Siz Meclis bütçesinden gidiyorsunuz, o bütçe halkın vergileriyle oluşuyor o vergiler bize oy veren HDP’liler tarafından da karşılanıyor. Siz bu gezide partimizi dışlayarak aynı zamanda bize oy veren seçmenleri de dışladığınızı biliyorsunuz herhalde. Bu vergileri kimin bütçesinden aldınız, neyle hangi hakla, bunu yaptınız. Bize oy verenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi, anayasal vatandaş değil mi? Siz HDP’yi ne sanıyorsunuz yani bunlar karşısında susacak pusacak hiçbir şey yokmuş gibi davranmayacağız ve bu işin peşini kesinlikle bırakmayacağız.
Cumhurbaşkanlığı sistemini 3. yılını uzun uzun değerlendirecektim bunu yapmayacağız. Hakikaten 3 yılın sonunda hukuk karnesi tam bir fecaat. Ekonomi ve hukuk karnesi tam bir fecaat. Ekonomi Masamız zaten buna ilişkin değerlendirmeleri yaptı ve 3 yılda parlamentonun yaptığı yasal düzenlemelerin iki katından fazlasını tek başına Cumhurbaşkanlığı yaptı tabii ki. Bu arada belediyelere atanan kayyımları bir tarafa bırakıyorum. Boğaziçi’ne kayyım atandı ve Boğaziçi Üniversitesine tek bir gecede fakülteler açıldı. Şimdi Hukuk Fakültesi dekanı diye atadıklardı şahıs her gece TV’lerde AKP’nin avukatlığını yapıyor. Üstelik hiçbir hukuk ve etik normuna uymadan bunu yapıyor. Hukuk Fakültesinin neden kurulduğunu böylece görüyoruz. Yani tek adam rejimi ‘ben yaptım oldu’ rejimine dönüşmüş vaziyette. AYM’nin istatistikleri ciddi veriler veriyor. Diyor ki “Cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulandığı 2018-19 ve 2020 yıllarında 165 iptal başvurusu yapılmış ve norm denetim sonuçları 2019 yılı başvurularından 10’u hakkında 2020’de 13’ü hakkında iptal kararı verildi”. AYM’nin bu konuda güvenlik soruşturması ile ilgili verdiği iptal kararından sonra yine arkadan dolanmak yoluyla iki kez defa iptal edildiği halde bütün itirazlarımıza rağmen kabul edildi.
Vatandaşın içinde bulunduğu koşullar hakikaten çok vahim. Halk açlık ve yoksullukla mücadele ederken, sarayın elektrik ve diğer giderlerini saymayacağım tabii ki, ejder meyveleriyle beslenenler halka porsiyon küçültün dediler. Bu çok korkunç bir şey. Hatırlarsınız tarihte çok söylenir. Meşhur Fransız kraliçesi Marie Antoinette, “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” demişti halka. Bu gerçekten yaşandı mı bilmiyoruz o dönemde, rivayet de olabilir ama yaşandığını biliyoruz. Ama bugünkünün olduğunu biz biliyoruz. Çünkü kulaklarımızla duyduk, ‘toplumsal bilinç aşılayacağım’ adı altında porsiyonlarınızı küçültün diyor. Ama tabii ki halkın kursağından geçenlerden hiçbir şekilde haberi yok. Halka kuru ekmeği ve bir çayı reva gören AKP’liler var. Geçmişte bunu söylediler. Artık akşam pazarına gidemiyor insanlar çöpten geçiniyorlar. Kayısının kilosu 20 lira.”
Kaynak: Duvar
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?