HABER MERKEZİ
Avrupa Gıda Konseyi EUFIC’in 29 Eylül Dünya Gıda İsrafı Günü’ne dikkat çekmek amacıyla paylaştığı verilere göre; dünyada insanların tüketimi için üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri israf ediliyor. Türkiye’de de Sabri Ülker Vakfı’nın üyesi olduğu kuruluş; gıda israfının tek başına, küresel sera gazı salınımının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturduğuna dikkat çekiyor.
İstatistiksel olarak, günümüzde gıdalara olan şey tam olarak budur. İnsan tüketimi için üretilen tüm gıdaların üçte biri atık haline gelmektedir. Yiyecekleri israf ettiğimizde, insan beslenmesine harcanan toprak, su ve yakıt kullanımı gibi gıdanın üretilmesine ve taşınmasına harcanan tüm kaynakları da amacını gerçekleştiremediği için boşa harcıyoruz. Yiyecekler çöpe gittiğinde, aynı zamanda sera gazı salınımına da yol açıyor.
Dünyada insan tüketimi için üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri kaybolmakta veya israf edilmektedir. Gıda israfı tek başına, küresel sera gazı salınımının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturuyor. Gıda israfı bir ülke olarak kabul edilirse, sera gazı salınımında Çin ve ABD’den sonra dünyanın en büyük üçüncü ülkesi konumunda olurdu. Son verilere göre, dünyada yaklaşık 931 milyon ton gıda atığı üretiliyor. Bunun yüzde 61’i hanelerden, yüzde 26’sı yemek servisi yapan yerlerden ve yüzde 13’ü de perakende sektöründeki kullanımlarla meydana geliyor.
Avrupa’da ise yılda yaklaşık 88 milyon ton gıda atığı üretiliyor. Bu kişi başı 174 kilogram atık veya 143 Milyar Euro’ya ya da 170 milyon ton CO2’ye eşit anlamına geliyor. Tahminler, Avrupa ülkelerinde her yıl üretilen 88 milyon ton gıda atığının yüzde 10'unun bir şekilde tarih etiketlemesiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Tüketicilerin yüzde 53’ü ‘tavsiye edilen tüketim tarihi’, yüzde 60’ı ‘son kullanma tarihi’ etiketinin anlamını bilmiyor.
Gıda kaybı ve israfını azaltmaya yönelik Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan kampanya, gıda kaybı ve israfının azaltılmasındaki yararları ile ilgili tüketicinin bilgisinin arttırılması ve israfı önleyici davranışların benimsenerek, tüketicinin gıdayı tüketme alışkanlıklarında uzun soluklu değişim hedefliyor.
Benzer şekilde, AB'nin Tarladan Çatala Stratejisi’nin önemli bir parçası gıda kaybı ve israfının azaltılmasını hedefliyor ve 2023 yılına kadar AB genelinde gıda israfını azaltmak için yasal olarak bağlayıcı hedefler belirleniyor. Buna göre; tedarik zinciri ne kadar uzunsa gıda kaybı da daha fazla oluyor ve bu da daha fazla karbon yoğunluğu anlamına geliyor. Örneğin; marketten satın alabileceğimiz domates sosu üretimine doğrudan tarladan toplanan bir domatese harcanan kaynaktan daha fazla kaynak harcanıyor. Domates sosunu boşa harcarsak, tedarik zinciri boyunca kullanılan ek kaynakları da boşa harcamış oluruz. Bunun yanı sıra farklı gıdaların farklı çevresel etkileri bulunuyor. Örneğin, israf edilen ve kaybedilen et hacmi, tahıl ve sebze gibi gıdalara göre çok yüksek değildir. Bununla birlikte, etin üretilmesi için çok daha fazla kaynak gerekir, bu nedenle etin israf edilmesinin iklim değişikliği üzerinde yine de önemli bir etkisi vardır. Toplam gıda atığı ve kaybının karbon ayak izinin %20'sine katkıda bulunduğu tahmin edilmektedir.
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?