Ninova Haber – Ziyarette konuşmaya ilk olarak başlayan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, "Türkiye ile ilgili pek çok sorunu ele aldık. Ülkemizin derin kriz ortamından çıkışı için neler yapmak gerektiğini değerlendirdik. Bu kriz ortamında çıkış için neler yapılması gerektiğiyle ilgili de hızlı bir değerlendirme yaptık. Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili 6 siyasi parti çalışmalarını hazırladılar. Biz bu çalışmayı çok önemsiyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu bu dar boğazdan çıkışın en önemli araçlarından birisinin sistem değişikliği olduğunu düşünüyoruz. Parlamenter sistemle ilgili de genel anlamda görüş alışverişinde bulunduk. Gördük ki çalışmalar birbirinden uzak çalışmalar değil ve aklın yolu bir. Nasıl bir Türkiye hayal ediyoruz? Nasıl bir Türkiye görmek istiyoruz? diye baktığımızda gerçekten özlediğimiz tablo birbirinden farklı değil. Arkadaşlarımız 2 haftada bir toplanarak 4-5-6 ayrı sistemi en azından ilkeler bazından tek bir sistem haline getirebilecek miyiz diye bunun arayışında olacaklar" dedi.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise açıklamasında, şunları kaydetti:
"Türkiye'ye dair pek çok konuda istişarede bulunduk. Bir de parlamenter sisteme dair dün kendilerinin açıkladığı daha önce de bizim açıkladığımız; biz 'iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş diyoruz. Diğer siyasi partiler güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorlar. Hepimizin kendi renklerini içine kattığımız ama sonuçta bir ilkeler bütünü ortaya çıktı şekilleniyor. Bir de seçime doğru gidiliyor, bu seçimde parlamenter sisteme geçiş ya da bu ucube sistemde kalış üzerine rekabet ortamı oluşacak. Bizler açısından son derece faydalı bir görüşme oldu. Bu görüşmeleri sıklaştırma kararı aldık. Türkiye 20 yıldır hadi neyse son 10 yıldır istişare etmeyi unuttu. İstişare çok önemli bir konu. İnsanların istişare ettiği zaman Türkiye’nin sorunlarına ve geleceğine dair pek çok konuda ortak fikirlere sahip olduğu, en önemlisi farklı fikirlerin birbirini güçlendirdiği istişare metoduyla mümkün oluyor. Farklılıkların azaldığı müştereklerin çoğaldığı bir file doğru gidiliyor. İstişare çok faydalı. Bir tek kişinin ben istedim oldu dediği Türkiye’de istişarenin önemi her şeyden fazla öne çıktı. Devletini yöneten insanların yargıya ekonomiye oraya buraya talimat vermesini istemiyor. Esnaf siftah yapmak istiyor. Velhasıl yap-işlet-devret modelinden vazgeçilmesini istiyor. Kayırmanın, israfın son bulmasını istiyor. Tüm bu kanaatlerin gerçekleşeceği tarih de seçim. O seçimde de muhtemelen ya bu ucube sistemin yani partili cumhurbaşkanlığı sisteminin devamı üzerinden bir propaganda faaliyeti ya da bizlerin içinde yer aldığı kanaat itibariyle güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçişin üzerinde durulduğu, demokrasinin hukukun üstünlüğünün ve adaletin yeniden sağlandığı; kutuplaşmanın bittiği huzurun sağlandığı demokrasinin tam ve kâmil işlediği, ekonomi de bu çerçeve içinde düzeldiği yeni bir döneme geçiş anlamını taşıyacak. Bu istişareleri devam ettireceğiz. Kendilerine bize gösterdikleri misafirperverlikten dolayı teşekkür ediyorum.”
Babacan Numan Kurtulmuş’un Anayasa’ya ilişkin tartışma yaratan ifadeleri ve muhalefetin adayına ilişkin açıklamalarıyla ilgili gelen soruya, “Sayın Kurtulmuş’un ifadeleri kendi şahsi değerlendirmeleri olabilir kuşkusuz. Henüz seçim tarihi belirlenmiş değil, adaylar belirlenmiş değil. Dolayısıyla böyle siyasette tecrübesi olan insanların herhangi bir konuda peşin hükümle bazı kanaatler ifade etmesi kamuoyunun takdiridir” diye yanıt verdi.
Babacan, Erdoğan’ın market alışverişiyle ilgili olarak da şu değerlendirmede bulundu:
“Bir ülkenin cumhurbaşkanı artık market işletmeciliğine soyunduysa, devleti market işletmeciliğine sokarak fiyatları kontrol edebileceğine inanıyorsa bu beyhude bir çabadır. 84 milyonluk bit ülkede 500 tane 1000 tane marketlerle fiyat kontrol edilemez. Türkiye’de enflasyonu düşürmenin yolu fiyatları makul tutmanın yolu maliyetleri düşürmekten geçer. Maliyetlerinde de kökünde kaynağında döviz kuru vardır. Sayın cumhurbaşkanına tavsiyemiz ülkedeki döviz kuruyla ilgili istikrarsızlığı bir an önce önlemesi ve ülkede 2018 Haziran seçimlerinde söz verdiği gibi hem enflasyonu hem faizi düşürmesi. Beklentimiz budur. Ve seçileli 3 sene 3 ay oldu. Bu 3 sene içerisinde hem kur yükseldi hem enflasyon yükseldi hem de faizler yükseldi.
Vatandaşlarımızın satın alma durumu düşmüş durumda, yoksulluk arttı, gelir dağılımı uçurumu korkunç bir seviyede. Mutlak yoksulluk tekrar hortladı. Mutlak yoksulluğu biz sıfırlamıştık. Yoktu öyle bir şey. Ama şu ada mutlak yoksulluk var bu memlekette. Bunların yolu bari olmuyor ben alıp satayım marketçilik yapayım demesi değil devletin rolü makro ekonomik dengeleri sağlam tutmak, ülkede enflasyonu düşürmek ve vatandaşların satın alma gücünü artıracak ekonomi politikaları oluşturmak.
Çözümü yanlış yerlerde arıyor, öncellikle hukuk ve adalet lazım memlekette. Hukuk ve adalet olmadan ekonomiyi asla düzeltemezler. Asla enflasyonu düşüremezler, kurda istikrarı sağlayamazlar. Faizlerin düşmesi hayal olur. Bakın Merkez Bankası faizlerini bir puan düşürdüler, Hazine’nin borçlanma faizi bir buçuk puan attı. Ne anladık! Sonuca bakmak lazım dolayısıyla ekonomi yönetimi hukuk gerektirir adalet güven gerektirir, ortak akıl gerektirir ve istişare gerektirir.”
Babacan’ın ardından aynı soruya Akşener şu yanıtı verdi:
“Cumhur İttifakı bileşenlerinin 24 saat merak ettikleri konu Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı. Bunu niye bu kadar çok merak ediyorlar. Bizim söylemediğimiz her bir konuyu bu arkadaşlarımız bize dikte ettirmeye çalışıyor. Türkiye’de ekonomi baş aşağı hukukun üstünlüğü gitti guguk oldu. Adalet ortadan kalktı. Böyle bir ortamda buralara kafa yormak varken 24 saat Cumhur İttifakı’nın bileşenleri Millet İttifakı’nın adayını merak edip çeşitli sıfatlar ekliyorsa bu işte bir durum var demektir. Psikolojik olarak Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini biliyor. Dolayısıyla kendilerine tavsiyem hemen bir seçim kararı ilan etsinler 13. Cumhurbaşkanı olarak seçilecek kişinin kim olduğunu öğrenirler. Orada bir sorunumuz yok kendilerine bu fikir cimnastiğinde başarılar diliyorum. “
"Sayın Erdoğan’ın market alışverişi meselesi, valla biz 1.5 yıla yaklaşan bir süredir Sakarya Milletvekilimiz ve eşiyle Sakarya’dan aynı marketten aynı tüketim malzemelerini satın alıyoruz ve oradan halkın enflasyonunu hesaplıyoruz. Şimdi Sayın Erdoğan bizim bu yaptığımız ölçüm hareketini takdir etmiş güzel bir şey burada bir meselemiz yoktur Fakat Türkiye’de Sayın Erdoğan’ın tutumuyla herkes ve her kurum bir gün terörist olacaktır. Ekonomiyi düzeltemedikçe, demokrasi olmadıkça v kendisini Nobel’e aday gösterilmesi gereken şu meşhur 'Faiz sebep enflasyon sonuç' teorisini ispatlayabilmek için herkesi her kurumu her alanı terörist ilan etti. 2018’de terörist ilan edildi bir grup. 31 Mart seçimlerinde tarım üreticileri veya manavlar terörist olmuştu. O zaman da tanzim satış mağazaları oldu. Aradan zaman geçti beş zincir marketin teröristleşmeye gittiğini gördük. Ve bu haftaya yaptığı çalışmayla da tanzim satış mağazalarını bin mağazayla Türkiye’ye her şeyi en ucuza yedirecek diye bir kanaat. Sadece şu cümleyi gören duyan herhangi bir yatırımcı; ister Türk ister yabancı bir şahıs bu ülkeye cumhurbaşkanının tarifiyle böyle bir ekonomik modelin işlediği bu ülkeye bir dolarlık yatırım yapmaz. Ben herkesi ciddiyete davet ediyorum.”
Gazetecinin Akşener'in 'Başbakanlığa adayım' açıklamasına işaret ederek Kılıçdaroğlu'nun bunun üzerine söylediği 'Akşener'in başbakanlık görevini üstlenmesi bizim açımızdan son derece değerli olur. Ama bunlar ittifak içinde tartışılmış konular değil' ifadelerini hatırlatarak yorumunu sordu. Akşener şunları kaydetti:
“Ben cumhurbaşkanı adayı değilim dedim. Cumhurbaşkanı adayı değilseniz gazeteci olarak siz bana nereye yürüyorsunuz peki dersiniz nitekim o soruldu ben de başbakanlığa adayım dedim. Bunun anlamı nedir partinizi birinci parti haline hep beraber partili arkadaşlarımızla böyle bir sonuç alırsınız o zaman da başbakanlık sizin olur. Cumhurbaşkanlığı adaylığı şahsi bir karar. Benim iyi partide yönetici arkadaşlarım bu duygumu bilişiyorlardı ama ben sayın Kılıçdaroğlu ile veya başak bir liderle bunu oturup konuşmadım. Asma şu biliniyordu ben bu ülkenin önünü tıkayacak bir tutumum olmayacak demiştim. Dolaysıyla ben durduğum yerde duruyorum. Ama sayın Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesine de teşekkür ediyorum. Kendimi ilgilendiren bir karar o kişisel kararımı da milletimize duyurdum.”
Akşener, İsmail Kahraman'ın anayasa ile ilgili açıklamalarını nasıl yorumluyorsunuz?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Valla kahramanın açıklamaları yeni midir eski midir ben bilmiyorum kahramanın hep çok eksantrik çıkışları olmuştur yaşlına başlamıştım. Kendisinin hem de bir iftar sofrasında hem de rahmetli ağabeyimin arkadaşlarının yüzüne millet ittifakının içinde şahsıma meral Kılıdçaroğlu dediğini biliyoruz. Kahramanın kendini savunmak için ona bir protesto bu sözünü protesto yazdığımda kendini savunmak için de bana FETÖ’cu demişti hep böyle oluyor sonuç itibariyle gördük ki ailesinin yarısı FETÖ’den kaçak. Bu yaşlı arkadaşın evinde oturup torunlarıyla ilgilenmesinde büyük fayda var. Kendini hatırlatmak için bu tür eksantrik çıkışlarda bulunmaktan uzak durmasında fayda var.”
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?