HABER MERKEZİ
Ninova Haber - Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Son yıllarda artan oranda valiler, kaymakamlar, devletin bütün organları artık partili gibi çalışmaya başladı. Çoğu bölgede böyle. Belki hâlâ devletin onurunu koruyan, devletin her partiden insanların devleti olduğuna inanan mutlaka mülkî idare amirlerimiz vardır. Ama genel anlamda hükûmetin bu konuda baskısı oluyor. Bazı valiler ve kaymakamlar da işgüzarlık yapabiliyor. ‘Cumhurbaşkanı’na veya hükûmete yakın olursam yarın o kadar güzel illere atanabilirim’ gibi karşılıklı ilişki olabiliyor. Valinin, kaymakamın partisi olmaz.
Mülkî idare amirleri üzerinden ya da devletin farklı imkanlarını kullanarak küçük farklar kapatılabiliyor. Hileler, oyunlar olabiliyor. Seçimi mutlaka açık farkla kazanmak lazım. Küçük farklar olursa her türlü oyunu ve hileyi yapıp o farkı kapatıcı girişimler yapılabilir. Sandıkları iyi korumak lazım.
Hesapsız kitapsız verilen garantiler, devletin geçilmeyen otoyollara, kullanılmayan havaalanlarına ödediği garanti devletin kesesinden çıkıyor. Sayın Erdoğan’ın ifadesi doğru değil, ‘1 kuruş çıkmıyor’ diye bir şey yok. Meclis’te görüşülen bütçeye bir baksın Sayın Erdoğan. Çağırsın ilgili arkadaşları, ‘Yap-işlet-devretlere devletin kesesinden bu sene ne kadar para ödeyeceğiz?’ diye bir baksın. 1 kuruş mu, yoksa 30 milyar TL mi, bir görsün.
Öğrenciler okula başlamak için sabahın karanlığında evden çıkmak zorunda kalıyorlar. Daha gün doğmamış. ‘Enerji tasarrufu’ diyorlar. Kusura bakmasınlar da akşam yakılan elektrik paralı da sabah ışıklar yandığında bedava mı? Sabah elektrik bedava olsa anlarız… Türkiye, geldiğimiz noktada Orta Doğu ve Körfez ülkeleriyle aynı saat dilimine düşmüş durumda. Türkiye, özellikle finans merkezleriyle yakın olması gereken bir ülke. Finans piyasalarındaki alışveriş saatleriyle, Borsa İstanbul’daki alışveriş saatlerinin mümkün olduğunca örtüşmesi lazım. Türkiye hem çok ihracat yapan hem de yoğun finansman ilişkisi olan bir ülke. Olmamız gereken saat dilimi Doğu Avrupa saat dilimidir.
Dinimizin kutsallarını günlük siyasete alet etmek kadar yanlış bir şey olamaz. Siyasi partilerin her birisi ülkeye daha iyi hizmet için bir yarış içerisinde. Önemli olan; bu ülkeye, bu millete hizmet etmektir. Bu ülke için emeği olan, taş üstüne taş koyan herkes büyük sevap işliyor. Eğer mesele hangisi sevap, hangisi günah ise ülkeyi yönetenlerin şeffaflığa, siyasi etik kurallara, muameleye önem vermesi lazım. En önemli husus insanlarla olan ilişkilerdir, hak yememektir, adalettir.
Bir beka sorunundan bahsediyorsak, bu ülkeyi ayrıştıranlar, kutuplaştıranlar bu ülkenin bekasını tehlikeye atmaktadırlar. Biz ‘eşit vatandaşlık’ diyoruz. Bugün hâlâ TBMM’de anadili Kürtçe olan bir milletvekili Kürtçe birkaç kelime söylediğinde Meclis zabıtlarına ‘bilinmeyen bir dil’ olarak işleniyor. Şu andaki hükûmetin sorunları çözme kabiliyeti kalmadı. Çünkü sorunları inkâr ediyorlar.
Aktif iş gücü politikaları, gençler, kadınlar, evden çalışanlar için güvenceli ve belli teşviklerle iş imkânı sunmak demek. Örneğin bir meslek belirliyorsunuz; ‘Bu meslek kursuna 3 ay, 6 ay katılan bir gencimizin bütün yol parasını, öğlen yemeğini, masrafını biz karşılıyoruz’ diyorsunuz. O genci işe alan işverenin de sosyal güvenlik ve vergi yükümlülüğünü 3 yıllığına biz karşılıyoruz. Ya da her yaştan kadın işe ilk girdiğinde ‘3 sene boyunca ben sizden vergi almayacağım’ diyorsunuz. Güven, yatırım, üretim, istihdam, mesleki eğitim ve aktif iş gücü politikasında doğruları yaptığınızda işsizlik düşüyor.
Liseden veya üniversiteden mezun olan gençlerimizin beceri ve yetkinlikleri ile ekonominin ihtiyacı olan beceri ve yetkinlikler arasında ciddi bir kopukluk var. Kaç tane gencimizde duydum: ‘Sağlıkla ilgili bölümü kazanıyoruz fakat Sağlık Bakanlığı o bölümün mezunlarını işe almıyor’ diyor. Madem o bölümden mezun olanlara ihtiyacı yok, niye hâlâ üniversitelerde o kontenjanı açıyorsunuz? Eğitimin mutlaka ekonominin gerekleriyle örtüşmesi gerekiyor.
Partili taraflı cumhurbaşkanı aklına geleni yapmaya başladıktan sonra Türkiye’nin dış politikası diye bir şey kalmadı, adalet, hukuk politikası diye bir şey kalmadı. Bir ekonomi politikası yok, eğitim politikası yok. Hiçbir konuda plan program hazırlığı yok.”
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
FUTBOLUMUZDA ETNO-SPORTİF ŞİDDET...
YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ...
KAYBOLAN KIZ EFSANESİ…
ÖYLE ÇEK GİT...
KORKAK VE KÖR HÜKÜMET PROGRAMI...
SOKAKTAN MUTFAĞA: TAVUK KOKOREÇ...
AKP-MHP, SPOR YASASI İLE 3 BÜYÜK TAKIMIN KATARLILARA SATILMASININ ÖNÜNÜ AÇTI…
DİYARBEKİR GİBİ...
ÇİKOLATANIN KALP VE DAMAR HASTALIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ…
RAKAMLAR HER ALANDA GERİLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR…
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?